Çizgi film (animasyon), birkaç resmin arka arkaya hızlı bir şekilde gösterilmesiyle elde edilen hareketli görüntüdür.
Geçmişte animasyonlar birkaç kağıda istenen resimlerin çizilmesi ve kağıtların hızlıca geçirilmesi veya bir çemberin içine konup döndürülmesi ile yapılıyordu.
Günümüzde bilgisayar teknolojisi hem vektör hem de piksel tabanlı animasyonlar yapılmasına olanak sağlamaktadır. 2D animasyon tekniğinde saniyede 12 kare çizilerek yapılır. Limited animasyon tekniğinde ise daha az kare çizilerek yapılmaktadır. Bir animasyon filmi yapılmadan önce karakter tasarımları arkasından senaryonun storyboard çalışması ve en son layout çalışması yapılmaktadır. Profesyonel bir şekilde yapılması planlanan bir animasyon filmine bu aşamalar geçilmeden başlanamaz. Animasyon teknikleri son zamanlarda yapılan işlerle teknikte sınır tanımadığını göstermiştir. Fakat genel olarak kategorize etmek gerekirse 3D, 2D, stop motion, cut-out en yaygın tekniklerdir.
"Saniyede 12 kare çizilir ve limited çalışmalarda daha da az sayıda çizilir" ibaresi yerine "daha yoğun animasyonlarda saniyede 24 kare çiziliyor" ve aslında, "gerektiği kadar kare" çiziliyor. Hareket çok hızlıysa tek kareden, normal hızda iki kareden yapılıyor.
Animasyonu, bilgisayar tekniğine göre kategorize etmek, yanlıştır. Çünkü, animasyon, öncelikle bir SANATtır. Bir sanat biçimini, onun aracı olan bir teknikle ifade etme biçimi, ancak ve ancak Türkiye'ye özgü bir çarpık sosyo-kültürel gelişimin sonucu olabilir. Bu itibarla, 2D animasyon-3D animasyon şeklinde ikiye ayırarak, animasyon açıklanamaz.
Animasyon (canlandırma) sanatı, üç temel kategoride icra edilir: Klasik, CG (Karakter jenerasyonu -3d olarak bilinir) ve stop-motion. Canlandırma (filmi) sanatçıları, ayrı ayrı uzmanlık ve bilgi gerektiren bu üç kategoriden birinde çalışmalarını gerçekleştirebileceği gibi, bazen karışık teknikler de kullanılmaktadır. Örneğin, klasik animasyon ile birlikte, CG tekniklerinin aynı filmde birlikte kullanımı, son yıllarda çok sık görülen bir karışık teknik uygulamasıdır. Zira, özellikle konulu uzun metraj animasyonlar, ekip çalışmasına uygun olduğundan, sinema kurallarını göz ardı etmeyen tecrübeli bir yönetmen gözetiminde, rahatlıkla karışık uygulamalar gerçekleştirilebilir. Keza, sinema filmlerinde animasyonun kullanımı, hem çok eskidir, hem de son yıllarda giderek gelişen CG tekniklerinin foto gerçekçiliğinin ürettiği görsel efektler sayesinde, artık birbirinden ayrılmaz olmuşlardır.
Animasyon, aslında sinemanın atasıdır. 1870'li yıllarda, ortasında bir lamba bulunan (ışıklı) dönen diskler üzerindeki şeffaf alanlara çizilen ve bugünün çizgi film karakterlerine benzeyen çizgi tiplerin çeşitli hareketlerini perdeye yansıtan araçlar vasıtasıyla, ilk sinema, daha doğrusu, ilk çizgi film gösterileri düzenlenmiştir.
Klasik animasyon teknikleri ise Lumiére Kardeşler'in sinema makinesini icat etmelerinden sonra daha gelişerek, bugünkü biçimini almıştır. Klasik animasyon tekniği, bu itibarla, hayli eski olmakla birlikte, hiç bir zaman "bilgisayar tekniklerinin gelişmesi" yüzünden terk edilmiş, arkaik bir sanat biçimi değildir. Halen, gerek ışıklı masa, gerekse de, tablet kullanılarak, klasik animasyon, yani çizim yoluyla animasyon yapılmaktadır. Elbette, bilgisayar tekniklerinin gelişmesi, bundan yaklaşık on yıl öncesine kadar (1997) yaygın olarak kullanılan asetata boyama tekniğini ortadan kaldırmış, ayrıca kurgu tekniklerinde çok daha ileri teknikler ile görsel efektlerin rahatlıkla kullanılmasını sağlamıştır. Fakat, klasik animasyonun veya el çizgili animasyonun bilgisayar teknikleri ile ikamesi hiç bir zaman söz konusu olmamıştır. Böylesine bir karşılaştırma veya bu abzürd ikame etme biçimi, kalemin insan beyninin yerine geçmesi gibi bir ilişki ile açıklanabilir ki, her yönüyle saçma bir ilişkilendirmedir. Oysa, animasyon konusunda meslekî hiç bir bilgisi olmayan insanların özellikle internet yoluyla sanal toplulukları yanlış yönlendirmesi yüzünden, böyle bir ikamenin gerçekten yaşanmış olduğu zannedilmektedir.
Geçmişte animasyonlar birkaç kağıda istenen resimlerin çizilmesi ve kağıtların hızlıca geçirilmesi veya bir çemberin içine konup döndürülmesi ile yapılıyordu.
Günümüzde bilgisayar teknolojisi hem vektör hem de piksel tabanlı animasyonlar yapılmasına olanak sağlamaktadır. 2D animasyon tekniğinde saniyede 12 kare çizilerek yapılır. Limited animasyon tekniğinde ise daha az kare çizilerek yapılmaktadır. Bir animasyon filmi yapılmadan önce karakter tasarımları arkasından senaryonun storyboard çalışması ve en son layout çalışması yapılmaktadır. Profesyonel bir şekilde yapılması planlanan bir animasyon filmine bu aşamalar geçilmeden başlanamaz. Animasyon teknikleri son zamanlarda yapılan işlerle teknikte sınır tanımadığını göstermiştir. Fakat genel olarak kategorize etmek gerekirse 3D, 2D, stop motion, cut-out en yaygın tekniklerdir.
"Saniyede 12 kare çizilir ve limited çalışmalarda daha da az sayıda çizilir" ibaresi yerine "daha yoğun animasyonlarda saniyede 24 kare çiziliyor" ve aslında, "gerektiği kadar kare" çiziliyor. Hareket çok hızlıysa tek kareden, normal hızda iki kareden yapılıyor.
Animasyonu, bilgisayar tekniğine göre kategorize etmek, yanlıştır. Çünkü, animasyon, öncelikle bir SANATtır. Bir sanat biçimini, onun aracı olan bir teknikle ifade etme biçimi, ancak ve ancak Türkiye'ye özgü bir çarpık sosyo-kültürel gelişimin sonucu olabilir. Bu itibarla, 2D animasyon-3D animasyon şeklinde ikiye ayırarak, animasyon açıklanamaz.
Animasyon (canlandırma) sanatı, üç temel kategoride icra edilir: Klasik, CG (Karakter jenerasyonu -3d olarak bilinir) ve stop-motion. Canlandırma (filmi) sanatçıları, ayrı ayrı uzmanlık ve bilgi gerektiren bu üç kategoriden birinde çalışmalarını gerçekleştirebileceği gibi, bazen karışık teknikler de kullanılmaktadır. Örneğin, klasik animasyon ile birlikte, CG tekniklerinin aynı filmde birlikte kullanımı, son yıllarda çok sık görülen bir karışık teknik uygulamasıdır. Zira, özellikle konulu uzun metraj animasyonlar, ekip çalışmasına uygun olduğundan, sinema kurallarını göz ardı etmeyen tecrübeli bir yönetmen gözetiminde, rahatlıkla karışık uygulamalar gerçekleştirilebilir. Keza, sinema filmlerinde animasyonun kullanımı, hem çok eskidir, hem de son yıllarda giderek gelişen CG tekniklerinin foto gerçekçiliğinin ürettiği görsel efektler sayesinde, artık birbirinden ayrılmaz olmuşlardır.
Animasyon, aslında sinemanın atasıdır. 1870'li yıllarda, ortasında bir lamba bulunan (ışıklı) dönen diskler üzerindeki şeffaf alanlara çizilen ve bugünün çizgi film karakterlerine benzeyen çizgi tiplerin çeşitli hareketlerini perdeye yansıtan araçlar vasıtasıyla, ilk sinema, daha doğrusu, ilk çizgi film gösterileri düzenlenmiştir.
Klasik animasyon teknikleri ise Lumiére Kardeşler'in sinema makinesini icat etmelerinden sonra daha gelişerek, bugünkü biçimini almıştır. Klasik animasyon tekniği, bu itibarla, hayli eski olmakla birlikte, hiç bir zaman "bilgisayar tekniklerinin gelişmesi" yüzünden terk edilmiş, arkaik bir sanat biçimi değildir. Halen, gerek ışıklı masa, gerekse de, tablet kullanılarak, klasik animasyon, yani çizim yoluyla animasyon yapılmaktadır. Elbette, bilgisayar tekniklerinin gelişmesi, bundan yaklaşık on yıl öncesine kadar (1997) yaygın olarak kullanılan asetata boyama tekniğini ortadan kaldırmış, ayrıca kurgu tekniklerinde çok daha ileri teknikler ile görsel efektlerin rahatlıkla kullanılmasını sağlamıştır. Fakat, klasik animasyonun veya el çizgili animasyonun bilgisayar teknikleri ile ikamesi hiç bir zaman söz konusu olmamıştır. Böylesine bir karşılaştırma veya bu abzürd ikame etme biçimi, kalemin insan beyninin yerine geçmesi gibi bir ilişki ile açıklanabilir ki, her yönüyle saçma bir ilişkilendirmedir. Oysa, animasyon konusunda meslekî hiç bir bilgisi olmayan insanların özellikle internet yoluyla sanal toplulukları yanlış yönlendirmesi yüzünden, böyle bir ikamenin gerçekten yaşanmış olduğu zannedilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder